16.12.2015

Doğa Mucizelerle Dolu

Yaşlılarımızın, eskiden diye başladıkları sözlere ve anlattıklarına hayranım. Ben bile bazen eskiden şöyleydi,eskiden böyleydi demeye başladım bile. Gerçekten sizlerin de böyle dediğini duyar gibiyim.

Eskiden yediğimiz, içtiğimiz hatta giydiğimiz bile doğaldı. Annemin yaptığı çorbalarla, yufka ekmeklerle, doğal tereyağlarıyla, elde ördüğü yün kazaklarla ya da patiklerle büyüdüm.

Sütümüz, yoğurdumuz, tereyağımız, çökelek ve peynirimiz hep doğaldı. İçinde ne bir katkı maddesi vardı ne de koruyucu madde. Neden koruyucu olsun ki. Kaynağı yanımızda olunca, istediğimiz an taze taze elde edebiliyorduk.

Tavuğumuz, horozumuz, yumurtalarımız hep doğaldı. Tadı, kokusu bile farklıydı. Yumurtaları her gün tavukların yumurtladıkları folluklardan alıp günlük tüketirdik. Ayda bir kaç kez kestiğimiz tavukların haşlandıktan sonra eti ayıklanırken kemiklerinde kalan et parçacıklarını mideye indirmek için odun ateşinin üzerinde yanan kara tencerenin başında beklerdik. Horozlar ise şanslıydı. Onlara sıra 3-4 senede bir gelirdi.

Giydiğimiz kazakların ise ne zaman bitip de üzerimizde deneyeceğimizi sabırsızlıkla beklerdik. Bir kazağın örülmesi bazen 10-15 günü bulabiliyordu. Ama örülen kazak uzun süre giyilebiliyordu. Evde bulunan annemin ördüğü kazağımı bile çok üşüdüğüm zaman üstüme geçiriveriyorum bazen. Örülen patiklerle geçti küçüklüğümüz.

Yediğimiz içtiklerimiz mi? Fast food nedir, ekmek arası nedir, tavuk döner, pizza nedir bilmezdik. Hazır çorba ya da nugget, donmuş yiyecekler ya da paket dondurmalar. Hiçbirini bilmezdik.

Bilmezdik ama gayet de sağlıklı yaşardık. Ne doktor bilirdik ne de ilaç. Liseye kadar neredeyse bir ya da iki defa doktora gitmişimdir. Şimdi çocuklarımı düşünüyorum da neredeyse antibiyotiğin birisi bitiyor diğer bir tanesi başlıyor. Bizim ise bir aspirinimiz vardı bir de vicks'imiz. Karnımız ağrıyınca annemiz akşamdan karnımıza bir yağ sürer ya da bir soğan, katran bağlardı sabaha hiçbir şeyimiz kalmazdı. Gerçi kokusu kötü oluyordu ama yapacak bir şey yok. Sağlık için gerekli. Şimdi ise büyüklerimize sen bilmezsin, sen ne anlarsın deyip geçiyoruz.

Benim yazmak istediğim konu aslında facebook yada sosyal medyada gördüğüm cevizin faydaları, keçiboynuzunun faydaları ya da nanenin faydaları gibi gördüğüm görsellerin hepsini bu yazının içine toplamaktı. Farklı bir başlangıç oldu ama düşündüklerimi yazmadan da geçemedim. Umarım bu düşüncenin sonucunda zamanla birilerine de faydalı olabilecek bir yazı ortaya çıkar.

Doğa mucizelerle dolu gerçekten. Her bir bitkinin, meyvenin, sebzenin ayrı bir mucizesi var. Hepsi insana hizmet etmekte. Yeter ki faydalanmasını bilelim. Hep diyoruz ya doğal yaşayalım diye. Günümüzde her geçen gün bunun önemi daha da fazla ön plana çıkmakta. Gelin biraz daha hazır yiyeceklerden uzaklaşalım, biraz daha sağlıklı yaşamaya çalışalım. Doğanın mucizelerine gözlerimizi kapamayalım.

Yayınladığım görseller sosyal medyada ya da internette rasladığım görseller. Görselleri aldığım site ya da sayfaların sahipleri bunları bu sayfada paylaştığım için umarım beni hoş görürler. Aynen aktardığım için doğruluğu için ilk başlarda birşeyler söyleyemem ama zamanla kendim de araştırıp görsellerin altına yazmaya çalışacağım. Umarım birilerine bir faydası olur.










Devam edecek...

İLETİŞİM